Osmanlı-Venedik savaşlarının dördüncüsü veya Kıbrıs’ın Osmanlılar Tarafından Fethi olarak adlandırabileceğimiz bu savaş 1570-1573 yılları arasında yapılmıştır. Savaşın Kıbrıs üzerinde sürmesi ve savaşın sonunda Kıbrıs’ın hakimiyetinin Osmanlıya geçmesi, Kıbrıs Seferi olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Tabi ki bunun bir diğer sebebi de savaşın temelinin Kıbrıs’a hakim olmak olmasıdır.
Ada 1489’danberi Venedik hakimiyetindeydi ve Girit ile beraber Venedik’in denizaşırı topraklarının en önemlilerinden biriydi. 16.yüzyıl ortalarında adanın nüfusunun 160 bin civarlarında olduğu ve topraklarında pamuk ve de şeker hasadı yapıldığı bilinmektedir. O sıralar Venedikliler Memlükler’e yıllık belli miktar vergi vermekteydi. Bunun sebebi uzaklardaki kolonilerini korumak istemeleriydi. 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi düzenlemesi ve Memlükler’in Osmanlı egemenliği altına girmesi ile bu vergi Osmanlıya ödenmeye başlamıştır. Daha sonraları ise ada Osmanlı’ya hedef haline gelecektir. Doğu Akdeniz’de yer alan adanın konumu ve buna bağlı avantajları, hacca giden Müslümanların adadaki korsanlar tarafında saldırılara uğraması gibi nedenler adayı hedef konumuna getirmiştir.
Bu nedenlerle 1. Süleyman’ın oğlu 2. Selim tahta çıktığında bu adanın fethine öncelik vermiştir. Venediklilerle yapılan barış antlaşması, adanın İslam toprağı olması gerekçesiyle dönemin Şeyhülislam’ı Mehmet Ebussuud Efendi tarafında geçersiz sayılmış ve fetih hazırlıklarına başlanmıştır. Burada bir iddiaya göre dönemin sadrazamı Sokollu Mehmet Paşa bu sefere karşı çıkmıştır. Hazırlıklar aşağıdaki gibidir.
Osmanlıda Fetih Hazırlıkları: Lala Mustafa Paşa Kara birlikleri komutanı, donanmanın başı olarak da Muzaffer Ali Paşa göreve getirilir. Ancak Ali Paşa konusunda uzman olmadığı için yardımcılığına denizci Piyale Paşa getirilir.
Venedik’in Fetih Hazırlıkları: Adadaki şehir veya kale surları güçlendirilir, İspanyol İmparatorluğu’ndan yardım umulur ancak İmparatorluk kendi içinde Morisko isyanları ve Hollanda Ayaklanması ile uğraşmaktadır.
Burada fethin bir diğer sebebi olarak da adadaki Katolik halkın Venediklilerin dini baskısına maruz kalması, bu nedenle Osmanlıdan yardım istemeleridir.
27 Haziran 1570 tarihinde 350 civarında gemi ve 60 bin civarında askerle Larnaka yakınlarında adaya çıkan Osmanlı askerleri hiçbir direnişle karşılaşmaz ve Lefkoşa yönelir. Zaten adanın fethi sırasında direnen, mücadele edilen yerler sadece Lefkoşa ve Mağusa’dır. Lefkoşa Kuşatması 22 Temmuz 1570 tarihinden 9 Eylül 1570 tarihine kadar süren bir kuşatmadır.
Venedik cumhuriyeti, Papalık Devleti ve İspanyol gemilerinden meydana gelen Haçlı donanması Girit’ten Kıbrıs’a doğru yola koyulduysa da Lefkoşa’nın düşmesi ile geri döner. Bu olay yani Lefkoşa Kuşatması, ayrı olarak Girne Kalesi’nin yani dolaylı şekilde Girne bölgesinin de teslim olmasına yol açar. Osmanlı süvarileri son tahkimat olan Mağusa önlerine gelir. Mağusa’nın alınması bu seferin belki de Osmanlı ordusu açısından en zorlu kısmıdır. Kale kumandanı 11 ay boyunca Osmanlı ordusuna karşı direnecekti. Denizden erzak ve birlik desteği alma avantajı Venediklilerin hiç kuşkusuz bu durumda en büyük dayanağı olmuştur.
12 Mayıs 1571 günü ağır bombardıman yeniden başlar ve 6 Ağustos 1571 günü kale cephanesi tükendiği için teslim olur. Sadece bu kuşatmada 50 bin asker yitiren Osmanlı için kayıplar epeyce ağır olmuştur. Bu kuşatmayla da fetih tamamlanır. Bu süreci Anadolu’ya dönüşte yaşanan İnebahtı Deniz Savaşı izler. Bu savaş Osmanlı donanmasının yakıldığı ilk savaş olma özelliğine sahiptir.
Barış görüşmelerine değinirsek bu görüşmeler Marco Antonio Barbaro tarafından yürütülmüştür. 7 Mart 1573 tarihinde imzalanan antlaşma savaş sonrası durumu ele almaktaydı. Anlaşmaya göre Kıbrıs Osmanlı Toprağı olacak ve Venedik savaş tazminatı verecekti.