III. Makarios, 13 Ağustos 1913’te Kıbrıs’ın Baf bölgesindeki Yukarı Panaya (Panagia) köyünde doğmuş, 3 Ağustos 1977’de Lefkoşa’da hayatını kaybetmiştir. Asıl adı Michael Christodoulou Mouskos olan Makarios, eğitimini Kıbrıs, Atina ve Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamlamıştır. Atina Üniversitesi’nde ilahiyat öğrenimi görmüş, daha sonra Boston Üniversitesi’nde teoloji ve hukuk alanlarında yüksek lisans yapmıştır. Bu yönüyle hem dini hem de hukuki donanıma sahip bir lider olarak öne çıkmıştır.
1950 yılında Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin başpiskoposu seçilirken, aynı zamanda Kıbrıslı Rumların siyasi lideri yani “Etnark”ı olarak kabul edilmiştir.

Siyasi kariyerinin başında Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması anlamına gelen Enosis hedefiyle hareket etmiş, bu amaç doğrultusunda uluslararası platformlarda yoğun bir diplomasi yürütmüştür. 1950’lerin ortalarında Grivas liderliğinde kurulan EOKA örgütü tarafından başlatılan İngiliz karşıtı silahlı mücadeleye doğrudan katılmasa da, hem siyasi hem de manevi anlamda hareketin lideri olarak görülmüştür. Bu durum, onu hem İngiliz yönetiminin hem de Kıbrıslı Türklerin gözünde güvenilmez bir figür haline getirmiştir. 1956 yılında İngiliz yönetimi tarafından Seyşeller’e sürgüne gönderilmiştir.
1959’da imzalanan Zürih ve Londra Antlaşmaları sonucunda Makarios, Kıbrıs’ın bağımsızlığını kabul etmiş ve 1960 yılında adanın ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Dr. Fazıl Küçük ise cumhurbaşkanı yardımcısı olarak seçilmiştir. Ancak bu, onun Enosis hedefinden tamamen vazgeçtiği anlamına gelmemektedir. Kimi yorumlara göre bu adım, Yunanistan’ın baskısı ve Türkiye’nin artan etkisi karşısında atılmış pragmatik bir tercih olmuştur. Kıbrıslı Türkler ise bu sürece en başından itibaren temkinli yaklaşmış, amacının Enosis’e ulaşmak için geçici bir taktik hamle olduğunu düşünmüşlerdir.
1963 yılında Makarios’un önerdiği anayasa değişiklikleri, Kıbrıslı Türklere tanınan siyasi hakların zayıflatılması olarak algılanmış ve bu gelişme toplumlararası çatışmaların fitilini ateşlemiştir. Türk tarafı bu girişimi “anayasal bir darbe” olarak değerlendirmiş ve süreci uluslararası kamuoyuna anlatmak üzere diplomatik çabalarını artırmıştır.
1963’te başlayan toplumlararası şiddet olayları, 1974’e kadar Kıbrıs’ın istikrarsız yapısını daha da derinleştirmiştir. Bu süreçte hem radikal Enosis yanlısı gruplarla hem de Yunanistan’daki askeri cunta ile zaman zaman karşı karşıya gelmiştir. 15 Temmuz 1974’te, Yunan cuntasının desteklediği bir darbe ile görevden alınmış, aynı hafta içinde Türkiye garantör devlet sıfatıyla adaya müdahalede bulunmuştur. Bu müdahalenin sonucunda Kıbrıs fiilen ikiye bölünmüş, Makarios ise kısa bir süre sonra görevine dönse de artık siyasi dengeler kökten değişmişti.
Makarios’un mirası bugün hâlâ tartışmalıdır. Kıbrıslı Rumların önemli bir kısmı onu ulusal bir kahraman ve bağımsızlık mücadelesinin sembolü olarak görürken, Türk kamuoyunda Makarios; 1960 Anayasası’nı zayıflatan, iki toplumlu ortaklığı bozan ve Türkiye’nin müdahalesine neden olan bir lider olarak hatırlanmaktadır. Onun asıl hedefi hiçbir zaman Enosis’ten tamamen vazgeçmek değil, Kıbrıs’ın geleceğini Rum çoğunluğun belirleyeceği bir sisteme dönüştürmekti. Bu hedef, Kıbrıslı Türkler açısından sürekli bir güvenlik tehdidi olarak görülmüş ve uzun vadeli bir çatışmanın kaynağı haline gelmiştir.
Makarios’un siyasi yaklaşımı, Soğuk Savaş’ın karmaşık uluslararası dengeleri içinde var olma çabası olarak okunabilir. Ancak uygulamaya koyduğu politikalar, özellikle Türk toplumunun haklarını ve güvenliğini tehdit eden yönleriyle, adanın bölünmesinde önemli bir rol oynamıştır.
